iframe src="https://www.facebook.com/plugins/share_button.php?href=https%3A%2F%2Fuludergah.tr.gg%2F&layout=button_count&size=small&mobile_iframe=true&width=80&height=20&appId" width="80" height="20" style="border:none;overflow:hidden" scrolling="no" frameborder="0" allowTransparency="true" allow="encrypted-media"> ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
   
 
  Yedi ulu ozanlar kimlerdir.?


YEDİ ULU OZANLAR KİMLERDİR.?.

Alevi tarihine deyişleriyle, şiirleriyle yön vermiş, Alevi inancına bağlılıklarını yaşamlarıyla kanıtlamış olan yedi ulu ozan şunlardır: 
Seyit Nesimi..Şah  Hatayı..
Fuzuli..Yemini..Virani..Pir Sultan Abdal..
Kul Himmet 
 Bu yedi ulu ozana Aleviliği teorileştirenler de diyebiliriz. Bu ozanlar Alevilik felsefesini en iyi şekilde dile getirmişlerdir. Bu ozanların şiirleri, söyledikleri sözler Aleviler için adeta kanun sayılmıştır. Ayin-i Cemlerde en çok bu ozanların deyişleri çalınır, şiirleri okunur. 
 
Bu ozanların şiirleri ve deyişleri günümüzde de popülerdir. Buradan da anlaşılacağı üzere bu ozanlar aradan geçen tarihi silmişler, güncelliğinden hiç bir şey kaybetmeden günümüzde de Alevilerin moral ve direnme gücü olan şiirleri, deyişleriyle ölümsüzleştirmişlerdir. Sanırız bu konuda yanlış bir anlaşılma mevcut. 
 
Bazı kimseler Alevi ozanların sayısının yedi ozan ile sınırlandığını düşünmekte, söylemekteler. Bu bir yanılgıdır. Alevilerde şüphesiz ulu mertebesine gelecek daha nice ozanlar var. Yalnız bu ozanlar semboldür. Kimse Alevi ozanların sadece bu yedi ulu ozan ile sınırlı olduğunu sanmasın. Bu yedi ulu ozan diğer ozanların temsilcisi, sözcüsü, sembolü konumundadırlar

SEYYİD NESİMİ (1369 -8211: 1417) 

Bağdat'ın Nesim Kasabası'nda yetişmiş, Diyarbakır bölgesine yerleşen Türkmenlerdendir. Halep'te Hallac-ı Mansur'un düşüncelerinin iz sürücüsü olduğu için kafir sayılıp derisi yüzülerek öldürülmüştür. 
Nesimi, Hurufi'dir. Fazlullah Hurifi' nin görüşlerini benimsemiştir. Varlık birliği görüşünü savunan, kişi ile tanrı arasında bir nitelik yükleyen inanç arasında bağlantı kurar. Tanrının yetkin (Kamil) insanda görüldüğü tasavvufi görüşünü benimser. 
Başlıca eserleri Türkçe ve Farsça divanlardır. Azeri asıllı Türkmenlerdendir. Katledilme sırasında rivayete göre derisi eline verilip giderken, Halep'in 12 kapısından aynı anda çıktığı görülmüştür. 
Yolda birisine "Gerçek Kabe'nin yolcusuyuz." Elinde yüzülmüş derisini göstererek "İhramımız budur" dediği beyti meşhurdur. 

ŞAH HATAYİ (Şah İsmail) (1487 -8211: 1524) 

Yedi Ulu'lardan Şah Hatayi: 1487 yılında İran-Erdebil'de doğdu. Anadolu'daki Alevi cemlerinde nefesleri en sık yer alan ululardandır. Babası Şeyh Haydar, anası Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın kızı Alemşah Halime Begüm Sultan'dır. 
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'le 19 Mart 1514'de yaptığı Çaldıran'daki savaşı kaybetti. Bu onun için sonun başlangıcı oldu. 1524'de 37 yaşında iken Azerbaycan'da Hakk'a yürüdü. Cenazesi Erdebil'e götürülerek, dedesi Şeyh Safiyüddi'nin türbesi yanında toprağa verildi. 
Şah Hatayi çok iyi bir eğitim almıştır. Hz. Ali ve Hacı Bektaş Veli üstüne pek çok içtenlikli nefesler yazmıştır. 

FUZULİ (1504 -8211: 1556 ) 

Asıl adı Mehmet olan Fuzuli: 1504 "de Kerkük'te doğdu. Kerkük'te Bayat Türkmen boyunun Karyağdı soyundan gelmektedir.
Şiirlerini hem Türkçe, hem Arapça hem de Farsça yazan Fuzuli'nin en başarılı eserleri Türkçe yazılmış olanlarıdır. Fuzuli: yalnızca Türk ve Fars edebiyatında değil, dünya klasikleri arasında da saygın bir yer almış ozandır. 
Bir gönül eri olan Fuzuli: yaşamı süresince Kerbela ve Bağdat çevresinden ayrılmamış, bir süre Hz. Ali'nin türbesinde türbedarlık yapmıştır. 
Kitaplar Fuzuli'nin en büyük dileğinin Kerbela'da ölmek olduğunu yazar. Fuzuli yakın çevresine Hz. Hüseyin'in türbesinin yanında toprağa verilmeyi ve mezarına taş konulmamasını vasiyet etmiştir. Kendisi veba hastalığı salgınında Hakk'a yürümüş ve vasiyeti yerine getirilmiştir. 
Kerbela Olayı'nı anlatan "Hadikat-ü Süeda" (Mutluların Bahçesi) en önemli eserlerindendir. 

YEMİNİ (15. yüzyıl sonu-16 yüzyıl başı) 

Yemini 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısında Tuna Irmağı yörelerinde yaşadı. Çeşitli kaynaklar tarafından asıl adının Ali olduğunu, Akyazılı İbrahim Dede zaviyesinde hizmet ettiğini ve "Yemini" mahlasını kullandığını yazar. Demir Baba Velayetnamesi'nde adı "Hafız Kelam Yemini" olarak geçer. Bundan da Kuran'ı ezbere okuduğu anlaşılır. 
Hz. Ali'nin mitolojik yaşamını konu edinen Faziletname adlı kitabı 7300 beyitten oluşmaktadır. Kitap bir erdem kitabıdır. Bu kitap, Hz. Ali'nin yaşamının, Ehlibeyt ve Ali sevgisinin yoğun işlendiği temel eserlerinden biridir. Bu eseri Kitab-ı Erdem (iyi ahlak kitabı) olarak niteleyenler kitaptaki doğruluğu, dürüstlüğü, alçak gönüllülüğü yaşam biçimi ve inanç biçimi haline getirmesinden dolayı Yemini'ye daha bir saygı duyarlar. 

VİRANİ (16.yüzyıl) 

Doğum ve ölüm tarihi belli olmayan Virani'nin: 16. yüzyılda Eğriboz adasında doğduğu söylenir. Hurufiliği benimsemiş bir Bektaşi ozanı olan Virani: bir süre Necef'te Hz.Ali'nin türbesinde türbedarlık hizmeti vermiştir.
Virani: Balkanlarda Demir Baba'dan babalık icazeti almış, Hz. Ali tutkusunu dile getiren çok sayıda şiir yazmıştır. 
Bazı araştırmacılar, yazılarında Virani'nin aruz vezni ile 300'e yakın şiir söylediğini ve koca bir divan oluşturduğunu bildirerek Ozan'ın az çok öğrenim görmüş olduğunu belirtirler. 
Virani'ye göre, evrende ve bütün nesnel varlıklarda görünen Hz. Ali'dir. 

PİR SULTAN ABDAL (16. yüzyıl) 

Pir Sultan Abdal'ın 1500 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor. Doğduğu yeri ise kendisi şiirlerinde, "Benim Aslım Horasan'dan Hoy'dandır" diyerek belirtiyor. 
Asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal'ın Sivas'ın Yıldızeli'ne bağlı Banaz Köyü'nden olduğu söylenir. Pir Sultan'ın yaşamı Alevi Bektaşi toplumunun söylencelerine dayanır.
Şiirlerinden ise Safevi Devleti hükümdarı Şah İsmail'in oğlu olan Şah Tahmasb zamanında yaşadığı anlaşılır. 
Pir Sultan Abdal, döneminin toplumsal sorunlarına eğilmiş, bunları kendisine konu edinmiş, çıkış yolları aramış, yer yer şiirini sanatını da bu uğurda aracı yapmış bir ozandır. Bu nedenle halkla, halkın sorunlarıyla özdeşleşmiş ve bütünleşmiştir.
Pir Sultan Abdal, Osmanlı zulmüne karşı Anadolu halkının sıkılmış yumruğudur. Haksız gidişe "dur" diyen bir haykırıştır. 

KUL HİMMET (16. yüzyılın ikinci yarısı)

Kul Himmet: Tokat'a bağlı Almus ilçesinin bugünkü adı Görümlü Kasabası olan Varsıl Köyü'ndendir. 16. yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Kul Himmet bütün nefeslerinde Hz.Ali, 12 İmamlar ve Hacı Bektaş Veli'yi büyük bir içtenlikle anlatır. 
Kul Himmet'in nefesleri de diğer ulu ozanların nefesleri gibi her Alevi ceminin vazgeçilmez nefesleri arasındadır. 
İyi bir tekke ve tarikat eğitimi gören Kul Himmet'in, Pir Sultan Abdal'a bağlı olduğu, onun çevresinde yetiştiği, müridi olup O'nu izlediği şiirlerinde açıkça ortaya çıkar. 
Halk ozanlarında Alevi Bektaşi olmayanlar bile onun etkisinde kalmış, ona yakınlık göstermiştir. 
Kul Himmet: tarikat ışığında beliren insan sevgisini Hacı Bektaş Veli üzerinde yoğunlaştırarak nesnel duruma getirmiş, tanrı kavramını bir varlık olan insanla özdeşleştirmiştir.
 
Yol içinde yol ararsan yol muhammed Ali'nindir
 
 1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli
Yolumuz Hakk Muhammed Ali yoludur
 
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz
Kalsın gönül yol kalmasın-
 
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.

Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için 
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )
insan olduğunu asla unutma
 
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre

Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil..
Yol cümleden uludur, kalsın gönül yol kalmasın
 
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok. 

Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
 
Yol cumleden uludur 101630 ziyaretçi (147306 klik) Yolumuz islamın özü Hak Muhammed Ali yoludur
ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol