|
|
|
|
Alevi inancı din bilgileri sayfası Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Biz Ehlibeyt'iz Aleviyiz.!!
Biz Mevlanın zerresıyiz Işığıyız
Yeryüzünde Hakkın Halifesiyiz
Ehl-i Beyıtın Meftunu bendesıyız
Şükür Hakkın divane Aşıklarıyız
♡~~~~~~~~~♢~~~~~~~~~♡
Hak divana duran iner mi dardan
Cehdeyle cesedin kurtaran nardan
Ona kılavuzdur ol Şahı Merdan
Şahın didarını gören eyvallah…
♡~~~~~~~~~♢~~~~~~~♡
Sığınacak en güzel sığınak
Allah'ın sığınağıdır
Onun rızasını
Sevgisini kazananlar
Onun sığınağında
Ebedi mutluluğa
Erişecek olanlardır
|
|
|
Heyber kalesi Fethi
Hz. Muhammed Hayber kalesini fethetmek için yarı yola kadar gitmişti. O zaman Medine’de bulunan Yahudilerin Müslüman ordusunu arkadan vuracaklarını duyar. Bunun üzerine Hz. Ali’yi gönderir. Hz. Ali o Yahudilerin hepsini sürgün edip Şam’a gönderir. Ve Müslüman ordusuna kavuşur. Hayber Kalesi’ne varırlar. Kalenin gayet muhkem yedi tane burcu vardı. Yani yedi duvarla çevrili idi. Kale yüksek duvarların şekli de aşağıdan yukarıya harman şeklinde az mesafe ile kaleyi çevirmişlerdi. Kuran-ı Kerim’de bu duvarlara “Husun” şeklinde geçer. Hz. Muhammed (saa) birinci günü sancağı Ebu Bekir’e teslim eder. Ebu Bekir kaleyi fethetmeden geri kaçar. İkinci günü sancağı Ömer’e teslim eder. Yine fethetmeden geri kaçar, hayatını da zor kurtarır, suçu askerlerine atar, askerleri de suçu ona atarlar. Bunun üzerine Peygamber “Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve resulünü sever, Allah ve resulü de onu severler. Allah kaleyi onun eliyle fethedecektir, o kerrardır, firar (geri kaçanlardan) değildir.” buyurdu. Herkes bu şerefe nail olmak istedi. Sonra peygamber sancağı Hz.Ali’ye verir. Hz.Ali kaleye yürür. İlk önce kırk kulaç genişliğinde olan su hendeğini aşar. Fakat Yahudiler, yağmur gibi ok fırlatmaya devam ederler. Hz. Ali’nin karşısına Yahudilerin en büyük yiğidi, bir ordu bedelinde saydıkları “Merhab” Çıkar. Merhab Hz. Ali’ye “sen kimsin” diye sorar. Hz. Ali: “Benim o kimseyim ki annem adımı Haydar koymuştur” dediğinde Merhab’ın kalbine korku düşer. Çünkü Merhab’ın annesine bir falcı kadın: “Senin oğlunu Haydar isimli bir şahıs öldürecektir” demişti. Merhap savaşmaktan çekinip geri döner, bu arada Şeytan insan şeklinde görünüp “Dünyada kim bilir ne kadar Haydar vardır, artı bir kadının sözüne mi inanacaksın” deyip Merhab’ı Hz. Ali ile savaşmasını ikna eder. Merhab geri döner. Hz. Ali’nin yanına gelip ona kendi kahramanlıklarını anlatan beyitler okur, Hz. Ali de ona cevap olarak beyitler okur. Hz. Ali’yle çarpışırken Hz. Ali Zülfikarı kaldırıp parlar ve ona öyle bir darbe indirir ki, Merhab’ın başındaki taştan başlığını, kafasını, altındaki atı ikiye böler, o darbeyle kılıcı yere çarpar, yer yarılır, su fışkırır. Hz. Ali Merhab’ın işini bitirdikten sonra diğer yahudilerle çarpışmaya başlar, bu arada yere düşürür, bir Yahudi onun kalkanını alıp kaçar. O anda Hz. Ali 44 kişinin açıp kapatabildiği demirden olan koca Hayber Kalesi’nin kapısını tutup sallamaya başlar. Kapı sallandıkça tüm kale sarsılmaya başlar. Orada duvar nöbetçilerinden biri Hz. Ali’ye ne yapıyorsun? Diye sordu. Hz. Ali’de: Kalenin kapısını koparacağım, dedi. Nöbetçi şöyle cevap verdi: Yahu sen kapıyı koparacaksın, ama bütün kale duvarları sallanıp yıkılacak. Hz. Ali de: Kale duvarları yıkılırsa bana ne. Dedi. Yahudi, bu büyük kudreti Hz. Ali’den görünce: Ey Kahraman, sen kimsin? Dedi. Hz. Ali: Ben Ebu Talib oğlu Ali’yim, sizin Tevrat’ta ismim “İliyya”dır, der. Yahudi: Ya Ali, sana ricam başını açar mısın? Senin İlya olup olmadığını bileyim, der. Hz.Ali başını açınca başından muazzam bir nur semalara kadar yükseldiğini görür, o anda Yahudi (şükür olarak) secdeye kapanır. İslamiyeti kabul edip: Ey Ali, benim dinim senin dinin üzerindedir, deyip iman eder.
Ardından Hz. Ali kapıyı koparır, onu hendeğin üzerine köprü durumuna getirir. Ancak kapı hendeğin iki ucuna yetişmeyince Hz. Ali mübarek elini kapı ile ile tutar ve İslam askeri o kapının ve İmam Ali’nin elinin üzerinden içeri geçerler. Böylece kalenin birinci duvarından içeri girmişlerdi. Hz. Ali kapıyı kalkan olarak kullanıp onunla savaşmaya başlar. Çarpışmanın sonunda kapıyı bırakır. İslam askeri altı burcu geçmeğe muvaffak olurlar. Fakat yedinci burcu geçmek mümkün değildi. Çünkü gayet muhkem idi. Yahudilerin hepsi de yedinci burçta kalenin içine yerleşmişlerdi. Müslümanlar düşünüp taşındıktan sonra Resulullah (saa)’a şöyle bir teklifte bulundular: Ya Resulullah, Hz. Ali’yi mancınık vasıtası ile atalım kalenin içine insin. Bu şekilde yedinci duvarı da geçmiş oluruz. Bu karar derhal tatbik edildi. Hz. Ali havanın üzerine basarak yedinci burca yürüdü. Hz. Ali yedinci burcun üzerinde durup Arap kabileleri arasında meşhur ve korkunç narasını bu Yahudilerin üzerine atmıştı. Onlar Hz. Ali’yi yedinci burcun üstünde ve o korkunç naralarını işitince herkes kaçar ve yükleyebileceği kıymetli eşyaları alır, alamadıklarını da kırmaya başlayıp Müslümanların onlardan yararlanmalarını önlemeye çalışırlar. Sonunda İslam ordusu Hz. Ali’nin vasıtasıyla yedinci burcu geçerler. Yahudilerin evleri basıldı ve kale fetih olunur.
Kuran-ı Kerim bu fetih olayını şöyle anlatır: “Onlar, husunlarının (Kalelerinin) kendilerini Allah’tan koruyacağını zannetmişlerdi. Halbuki Allah, onlara hesaba katmadıkları yerden gelince kalplerine korku saldı. Kendi evlerini kendi elleriyle yıkmaya başladılar, müminlerde aynı tahribatı yaptılar. İbret alın ey basiret sahipleri. (Haşr – 2-3)
Hz. Ali, Hayber Kalesi’nin dokuz yüz kantar ağırlıgındaki demir kapısının kanatlarını iki eliyle tutup koparmış, Hz. Cebrail’in kanadına basarak (5712-5719) kapı kanatlarını hendeğin üzerinde elleriyle tutup köprü kurmuş ve sahabenin kaleye girmesini sağlamıştır. Hayber Kalesi’nin fethinde gösterdiği yiğitlik ve savaşın zaferle sonuçlanması üzerine “Hayber fatihi” olarak anılmıştır.
O kal‘anun tokuz yüz kantar i yâr
Demürden kapuyıdı ol haberdâr
İki elile tutdı iki bâbı
Ne hikmet gösterür gör Bü’t-Türâbı
Hemân çekdi ikisin de kopardı
Mu‘allak handakun üstünde turdı (YEMİNİ) |
|
|
|
|
|
1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli |
|
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz |
|
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.
Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına ) |
|
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre
Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil.. |
|
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok.
Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına |
|
|
|
|
|
|
|