iframe src="https://www.facebook.com/plugins/share_button.php?href=https%3A%2F%2Fuludergah.tr.gg%2F&layout=button_count&size=small&mobile_iframe=true&width=80&height=20&appId" width="80" height="20" style="border:none;overflow:hidden" scrolling="no" frameborder="0" allowTransparency="true" allow="encrypted-media"> ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
   
 
  Hz . Ali'ye Neden Allah'ın aslanı derler.






_Hz Ali'YE NEDEN ALLAH'IN ASLANI DERLER_ 


HZ. ALİ'nin, zaman zaman ortadan kayıp olması HZ. MUHAMMED'İN... dikkatini çekmiştir.
Alevi İNANCINA Göre, bir gün Cebrail Aleyhisselam tarafından Hz. Muhammed'e Miraç'a gitmesi buyurulur. Hz. Muhammed Miraç'a giderken önüne heybetli bir aslan çıkıp, kükremeye başlar. Hz. Muhammed'i bir heyecan ve korku sarmaya başlamışken, bir nida gelir: "Ey Muhammed, parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına at ve geç." Hz. Muhammed parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına atar ve aslan sakinleşir. Yoluna devam edip göğün en yüksek katına ulaşır, orada dostuna kavuşur ve birlikte 90 bin söz konuşulur. Bunun 30 bini şeriat üzerinedir, 60 bini ise Ali'de sır olmuştur.
Cennette Hz. Muhammed'e Bal Süt ve Elma'dan oluşan bir yemek gelir. Bu yemeğin insana yüzlerce yararı vardır. Bal peteği, insanın mayasını; sütün memesi, ana rahmini; elmanın kabuğu, derisini anlatır. Tanrı, Sütü Sevgiye, Balı Aşka, Elmayı Dostluğa bağışlamıştır.
Hz. Muhammed Miraç'dan dönerken yolu bir kulübeye düşer. Yürüyüp kapısını çalar, içerden bir ses "Kim o?" diye sorar. "Ben Peygamberim" deyince, "Bizim bir Peygamberimiz var, Muhammet, o da içimizde, başka Peygamber buraya sığmaz" denir ve içeriye alınmaz. Bu durum üç kez tekrarlanır. Hz. Muhammed çaresiz geriye dönüp giderken, kendisine bir nida gelir: "Dön içeriye girmeyi dener. Hz. Muhammed dönüp kapıyı çalar "Kim o" denildiğinde "Yoktan var olmuş, bir yoksul oğluyum" der.
Kapı sonuna kadar açılır ve "Ey kapıların açarı, hoş geldin, uğur getirdin, gelişin kutlu olsun" denir.
O mecliste Kırklar kadınlı erkekli oturup söyleşiyorlardı. Hz. Muhammed sorar; "Sizler kimlersiniz?" "Biz kırklarız." "Peki, sizin ulunuz kim?" "Biz hepimiz eşitiz, bir bütünün parçalarıyız." "Ama biriniz eksik!" "O bizim Selman'dır. Onu da aramızda bil."
Hz. Muhammed ispatlamalarını ister. Bunun üzerine Hz. Ali kolunu uzatır, desdur denilip koluna bıçak vurulur, kan akmaya başlar. Hepsinin kolundan aynı anda kan akmaya başlar, bir damla kan da pencereden içeriye damlar. Bu taşraya giden Selman'ın kanıdır.
Hz. Ali'nin kolu bağlanır, kanı durur. Hepsinin kolundan akan kan da durur.
O anda Selman içeriye girer. Beraberinde getirdiği üzüm tanesini Hz. Muhammed'in önüne koyar: "Ey yoksulların hizmetkarı, bu üzümü al, hepimize eşit bir şekilde paylaştır" der. Hz. Muhammed küçük bir üzüm tanesini nasıl kırk kişiye bölüştüreceğini düşünmeye dalınca yine kendisine bir nida gelir: "Ey Muhammed, üzümü bir kabın içinde ez, şerbet olsun, herkese eşit bir şekilde dağıt." Hz. Muhammed aynısını yapar, bunu içen kırklar kendilerinden geçip, semah dönerler. Kırkların semahı ilahi bir nur içinde sürer. Semah ederken Muhammed'in başındaki imamesi yere düşüp 40 parçaya bölünür. Her biri bir parçasını alınca; Hz. Muhammed sorar: "Piriniz kim?" Kırklar: "Pirimiz Şah-ı Merdan Ali'dir. Rehberimiz Cebrail Aleyhisselam'dır." derler. Bunun üzerine Ali'nin orda olduğunu anlar ve Ali'yi yanına çağırarak yer gösterir. Hz. Muhammed o anda Miraç'a giderken aslanın ağzına attığı yüzüğün Ali'nin parmağında olduğunu görür, Miraç gecesi Cebrail tarafından beline sarılan kuşağı çıkarıp Hz. Ali'nin beline bağlar. Birinci düğümü Tanrı'nın, ikinci düğümü Cebrail'in, üçüncü düğümü de kendi adını anarak atar. Ve "La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah, Aliyun Veliyullah" diyerek yerine oturur.
Ali'ye "Sen benim kardeşimsin. Tıpkı Musa ile Harun gibi. Bundan sonra sen de seni izleyenlerin ve inananların beline bunu bağla" buyurur. Bunun üzerine Hz. Ali önce Selmanı Farisi'nin, sonra Kamber'in ve üçüncü olarak Süheyla'nın beline kuşağını bağlar. Kırklar orada kendilerine kardeş seçer, kemer bağlar ve semah dönerler. Alevilikte Kırklarda oluşan bu kardeşlik bugüne değin devam edegelmiştir. Musahiplik töremiz, iki soyun ve böylece iki ocağın kıyamete değin kardeşliğidir. Musahip andı içen kişiler Hz. Ali ile Hz. Muhammed'in yoluna girmişlerdir.
Musahiplik oluşumu ile Aleviliğin örgütlenme tohumu atılmıştır. Bu oluşuma dahil olanlar bazı ağır koşulları da beraberinde getirmiş olurlar. Örneğin musahip kardeş olanlara verilen sözlerinden dönemeyeceklerine dair yemin verdirilir. Pir onlara söylenen sözlerin olmazsa olmaz olduğunu, uymaları gerekenleri anlatır. Örneğin;
"Siz gidemezsiniz kış var. Aşılmaz yüksek dağlar var. Geçitsiz ırmaklar var. Bu belleri aşamazsınız, bu selleri geçemezsiniz, çok büyük engeller var. Çok zor ortam var.
Demirden leblebidir yenilmez, ateşten gömlektir giyilmez. Gelme, gelirsen dönme. Gelenin malı gider, dönenin canı gider. Öl ama ikrar verme. Öl ikrarından dönme. Hal böyledir, bu halleri size demiş olayım, bu şartlan kabul edenler, Tanrı'nın birliğine inanarak Muhammed-Ali'nin yoluna girmiş olurlar" der.
Bir önemli nokta da, bu şartları kabul edenlerin oturdukları bölgenin halkından da onay almaları gerekmesidir. Halk eğer bu iki canın olgunlaştığını, kendilerinden razı olduklarını, ser verip sır vermeyeceklerine inandıklarını söyler, rızalık verirse geçerli olur musahiplikleri. Musahipliğin en son yemini evli olmaları eşlerinin de rızalığının olması dolayısı ile, dört canın bir gömleğe girerek ölmeden önce nefislerini öldürmeleri anlamına geliyor ki, bu yemin ölünceye kadar devam eder.
Anlaşılan Alevi olmak, talip olmak, Muhammed-Ali yoluna girmek pek kolay değildir.
Bu yola girenler hiç bir zaman yollarından dönmemişlerdir. Bir çok katliam ve baskılar yaşamalarına rağmen yollarını sürdürmüşlerdir. Yaşanan Sünni ve Şii Müslümanlığın dışında Pir, Rehber ve Talip üçlemesi ile bir inanç biçimi oluşturulduğundan bu inanç biçimi günün şartlarına göre genişletilmiştir. Örneğin, Kerbela vakasından sonra Kerbela şehitleri için tutulan yas-ı matem ve anma törenlerinde, ve gittikçe ağırlaşan şartlarda yaptıkları cem törenlerinde, baskı ve katliamlardan korunmak için alınan tedbirler sonucu 12 hizmet doğmuştur. Örneğin gözcülük bu şartların getirdiği bir durumdur; haneye dışardan gelebilecek tehlikeyi görüp haber vermek gözcünün görevidir.
Her can Cem'e giremez. Eğer biri çevresine zarar vermiş, yalan söylemiş, dolandırıcılık yapmış, yüz kızartıcı suçlar işlemişse ve gelip Cem'e katılmak istiyorsa, önce özünü dara çekmek suretiyle yaptığı işlerden dolayı tövbe etmesi ve halktan özür dilemesi gerekir. Halk da bu özürü kabul ederse ancak o zaman Cem'e alınır.
Bir başka özellik de, hiç bir makam ve rütbe gözetilmeksizin, kimseye ayrıcalık tanınmaksızın Cem'e girilmesidir. Tıpkı Kırklar Meclisi'ndeki üzüm tanesinin Hz. Muhammed tarafından ezilip şerbet yapılarak herkese eşit dağıtılması gibi Cem'e gelen lokmalar da o şekilde eşit dağıtılır. Her talip olan kişi, önemli özürü dışında en az yılda bir sefer görülmek için Görgü Cemi'ne girmek zorundadır.
Bu inanç biçimi, Sünni inancına dayalı kurulan Emevi Devleti ile, Abbasi Devleti ve Osmanlı Devleti'nin korkulu rüyası haline gelmiştir. Halkı böylesi bir yol ve inanç sistemi dışında tutmak için bir çok çirkef iddiaya başvurulmuştur. Örneğin, Sünni Müslümanlara göre, İslam'ın şartlarını yerine getirmedikleri, namaz kılmadıkları ve oruç tutmadıkları, Kur'an'a inanmadıkları gibi iddialar ve Cem ayinlerinde mum söndü yaparak ana bacı tanımadıkları gibi iftiralarla Alevilerin katledilmeleri dince vacip sayılmıştır. "Kim ki bir Alevi'yi öldürürse cennetle müjdelenmiştir", denmiştir.
Alevilik, Hz. Muhammed'in ölümünden sonra Hz. Ali taraftarlarına verilen addır. Hatta Alevilikte bazıları daha ileri giderek manevi gelişmenin Hz. Muhammet'ten Hz. Ali'ye değil, Hz. Ali'den Hz. Muhammed'e aktarıldığını ileri sürmektedirler. Bu inanışa göre Hz. Muhammet peygamberlik sırrına Hz. Ali velilik sırrına sahiptir. Oysa velilik Nebilikten üstündür. Bununla birlikte Hz. Muhammet'le Hz. Ali bir vücuttur. Hz. Ali'deki bu yüksek vasıflar dolayısıyle onun yanını tutanlar ve onu benimseyenlere Alevi denir.
Hz. Muhammed de yaşamı boyunca Cemlere katılmıştır. Hatta ikinci bir kargaşaya yol açmamak için Cem'deki gözcülük görevi onun tarafından uygulamaya konulmuştur. Çünkü Emeviler ve Kureyşiler her ne kadar Müslüman oldularsa da Hz. Muhammed onlara güvenmemektedir. O nedenle Kadir-i Hum'da yaptığı Veda Hutbesi'nde Ali'yi yanına alarak, "Bu Ali'dir. Ali herkesten önce İslamlığı kabul etmiş, İslamlığın kökleşmesi için hiç bir fedakarlıktan çekinmemiştir. Ali benim sevgili amcamın oğludur. Ali'nin eti benim etimdir. Ali'nin kanı benim kanımdır. Ali'nin ruhu benim ruhumdur. Her kim ki Ali'ye yardım eder, Allah da ona yardım eder. Her kim ki Ali'ye düşmanlık eder, bana düşmanlık etmiş olur. Ben kimin mevlası isem, Ali de onun Mevlasıdır" demiş, böylece kendisinden sonra Ali'yi İslam halifesi olarak tayin ettiğini bildirmiştir. Oradaki onbinlerce kişi sıraya girerek Ali'ye biatta bulunmuşlardır, Ali'ye biat edenlerin başında Ömer ile Osman da vardır...........
 
 
Yol içinde yol ararsan yol muhammed Ali'nindir
 
 1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli
Yolumuz Hakk Muhammed Ali yoludur
 
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz
Kalsın gönül yol kalmasın-
 
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.

Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için 
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )
insan olduğunu asla unutma
 
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre

Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil..
Yol cümleden uludur, kalsın gönül yol kalmasın
 
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok. 

Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
 
Yol cumleden uludur 101589 ziyaretçi (147259 klik) Yolumuz islamın özü Hak Muhammed Ali yoludur
ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol