iframe src="https://www.facebook.com/plugins/share_button.php?href=https%3A%2F%2Fuludergah.tr.gg%2F&layout=button_count&size=small&mobile_iframe=true&width=80&height=20&appId" width="80" height="20" style="border:none;overflow:hidden" scrolling="no" frameborder="0" allowTransparency="true" allow="encrypted-media"> ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
   
 
  Salman-ı Pir-i Pak kimdir.?


Salman-ı Pir-i Pak, kimdir.?

Bir diğer adı da Salman-ı Farisi olan bu yüce şahsiyet biz Aleviler için önemli bir önderdir. Hz. Muhammed'in “Salman Ehlibeyttendir” sözü Salman-ı Pak'ın önemini yeterince açık şekilde ortaya koyuyor. Ehlibeyt biz Aleviler için Nuh'un gemisi gibidir. O gemiye binen kurtuluşa erer. “Salman Ehlibeyttendir” hadisi onun önemini ortaya koymak içindir. Yoksa Ehlibeytin somut olarak Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin olduğu cümle aleme aşikardır.
 
İnancımızda bu denli önemli bir yer kaplayan bu yüce şahsiyet hakkında Alevi sözlü edebiyatında çok bilgiler olmakla beraber, yazılı kaynaklardaki bilgiler ne yazık ki sınırlıdır.
 
Salman-ı Pak hakkında genel bilgileri şöyle özetleyebiliriz.
 
Salman-ı Pak'ın doğum tarihi bilinmiyor. Doğum yeri İran'ın Isfahan kentidir. 656 yılında Hakka yürümüştür.
 
Doğup büyüdüğü ortam Zerdüşt inancının hakim olduğu bir ortamdı. Salman-ı Pak'ın babası Zerdüştlüğe bağlı bir insan olduğundan bu din ile ilgili eğitimi babasından almıştır. Belli bir yaşa geldiğinde Zerdüştlük dini Salman-ı Pak'a yetmemiştir. Bunun sonucunda arayışa giren Salman-ı Pak Hristiyanlık dinine yönelir. O dönemler Hristiyanlık dini için önemli bir merkez olan Şam şehrinde bir süre kalır ve bu din hakkındaki eğitimine devam eder. Ancak bir noktadan sonra Hristiyanlık inancıda ona yetmemeye başlar. Yeni arayışlara giren Salman-ı Pak, Arabistanda yeni bir peygamberin ortaya çıktığını öğrenince yönünü o tarafa çevirir. Bu yeni peygamberi görmek maksadıyla yaptığı yolculukta haydutlarca yakalanıp köle olarak Medine de satılır. Bu sıralarda Hz. Muhammed'in hicreti gerçekleşir. Hz. Muhammed'in çabalarıyla Salman'ın köleliği sona erer. Hz. Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğuna inandıktan sonra Müslümanlığı seçer Salman-ı Pak
 
Müslüman olan ilk Arap olmayan kişidir.
 
Müslüman olduktan sonra Hz. Muhammed'e en yakın kişilerden biri olur. Hz. Muhammed'in söylediği “Salman Ehlibeytimdedir” sözü bu yakınlığın derecisini daha rahat anlatıyor.
 
Müslüman olduktan sonra bilgisi ve görgüsüyle Müslümanlara çok yararları olmuştur. Bunun en somut örneği Hendek savaşında ortaya çıktı. Bu savaşta hendek kazılması fikrini vererek savaşın kazanılmasında önemli rol oynadı.
 
Yukarıdaki açıklamalar Salman-ı Pak hakkında genel bilgilerin özetiydi. Bu genel bilgilere biz Alevilere özel bazı bilgileri de eklememiz, Salman-ı Pak gibi bir şahsiyeti daha iyi tanımamıza ışık tutacaktır.
 
Cemlerimizin kaynağı Kırklar Cemidir. Salman-ı Pak, Kırklar meclisinde/ceminde olan Kırklardan biridir.
 
Salman-i Pak, adından da anlaşılacağı üzere temizliğin sembolüdür.
 
Salman-i Pak, Onyedi Kemerbestten biridir. Onyedi Kemerbest; Hz. Muhammed’e, Hz. Ali’ye, Ehlibeyt’e bağlı Kırklar Meclisinin üyeleri arasında bulunan, Hz. Ali tarafından kemerleri bağlanmış olan yüce şahsiyetlerdir.
 
Bunların dışında Salman-ı Pak, bütün ömrünü Ehlibeyt yolunda, Hz. Ali'ye bağlılıkla geçirmiş bir kişidir. Hz. Ali ve Salman-ı Pak arasında gecen hikaye, menkıbeler Alevi sözlü geleneğinde hala mevcudiyetini koruyor.
 
Bütün bu genel ve biz Alevilere özgü özel bilgilerden de anlaşıldığı gibi Salman-ı Pak, -hangi açıdan ele alırsak alalım, ister zahiri ister batıni olsun- önemli bir şahsiyettir. Biz Aleviler için önemi ortadadır. Zahiri anlamdaki varlığı ile de olsa Sünniler içinde önemli bir şahsiyet olması gerekiyor. Hendek savaşındaki rolü bile onun önemli tarihsel bir figür olduğunu ortaya koyuyor.
 
Sonuç olarak; Salman-ı Pak, üzerinde önemle durulması gereken bir şahsiyettir. Sözel geleneğimizdeki bilgilerle başka dillerde hakkında yapılan çalışmaları birleştirip daha somut ve anlaşılır olarak cümle insanlığa bu önemli kişiliği tanıtmamız gerekiyor. Burada dile getirdiklerimizde bu meyanda atılan ilk adım olarak anlaşılmalı. Çünkü bu önemli şahsiyeti anlamak ve anlatmak için daha çok çaba sahibi olmamız gerektiği apaçık ortadadır.
 
Canimiz melek canidir
Tenimiz selman tenidir
İçtiğimiz aslan sütüdür
İçebilirsen gel beri
 
Ben has bahçenin gülüyüm
Ayn-i cem bülbülüyüm
kırk kapının kilidiyim
Açabilirsen gel beri.. 
(Pir Sultan Abdal)
 
Alevi cemlerindeki süpürgeci duasi’indan bir alıntı ;
Biz üç bacıydık güruhu neciydik
kırklar meydanında süpürgeciydik
Süpürgeci Selman kör olsun Mervan
Zuhur ede mehdi sahibi zaman
 
Muhammed’i candan sev ki,
Ali’ye Selman olasın. 
Ehlibeyt’e gönül ver ki
Ali’ye Selman olasın.
 
Allah Allah, Allah Allah! 
Allah Allah, Allah Allah!
Muhammed’i hazır bil ki
Canı Hakk’a nazır bil ki
Her gördüğün Hızır bil ki
Ali’ye Selman olasın.
 
Muhammed’e gönül kat ki
Ceht edip rehbere yet ki
Bir gerçekten etek tut ki
Ali’ye Selman olasın.
 
Hasan ile girdim ceme
Hüseyin sırrını deme
Musahipsiz lokma yeme
Ali’ye Selman olasın.
 
Zeynel Bakır, Cafer, Kâzım
Rıza’ya bağlıdır özüm
Hatırın kırma şahbazın
Ali’ye Selman olasın.
 
Taki’ye, Naki’ye eriş
Askeri’de biter her iş
Mehdi’nin sırrına karış
Ali’ye Selman olasın.
 
Şah Hatayi’m özün ırma
Gerçekler gönlünü kırma
Her Ademe sırrın verme
Ali’ye Selman olasın.
 
Alevilerin amaçı Selman olmaktır. Alevilikte Selman'ın Hikayesi Farklıdır. Selman'da türlü sırlar gizlidir. Alevilerin Selman'a neden önem verdiğini öğrenmek için aşağıdaki yazıyı okuyabilirsiniz. Alevi Mitolojisinde Selman'ın yeri.
 
Selman Su ihtiyacını gidermek için arayıp da bulduğu suyun önünde duraklar ve elini yüzünü yıkarken ansızın bir Aslan çıkar karşısına. Aslandan kurtulmanın yolunu ararken ya Ali imdadıma yetiş beni bu Aslandan kurtar der. O anda bir atlı çıkıveriyor kılıcını Aslanın ağzına dayıyor ve Aslanı ikiye ayırıyor. 
Selman-ı Farisi, darda imdadına yetişen kurtarıcı atlıya yerden bir demet nergis toplayıp verir. Ve kurtarıcı atlı gözden kaybolup gider. Ve Selman-ı Farisi yoluna rahat bir şekilde devam ediyor. 
Bu olaylar olup biterken daha Muhammed ve Ali dünyaya gelmemişler.
 
Daha sonra Muhammed ve Ali dünyaya gelir. Selman müslüman olur. Ali küçüktür. Selman ve Ali arasında şöyle bir olay yaşanır. 
Yine ayni rivayete göre, Hz. Ali yedi yaşında bir çocukken bak Selman-ı Farisi'dir. İkiyüz yaşında olan Selman-ı Farisi hurma ağacının gölgesinde oturuyor. Yedi yaşındaki Hz. Ali hurma ağacına çıkıyor. Hurma ağacında hurma koparıp yerken çekirdeğini Selman-ı Farisi’nin başına atıyor. Selman-ı Farisi, ya Ali sen utanmıyormusun hurmayı yiyip çekirdeğini bu piri faninin başına atıyorsun der. 
Hz. Ali, senmi büyüksün yoksa benmi der. 
Selman-ı Farisi, ya Ali sen yedi yaşında bir çocuksun, ben ise piri fani biriyim. 
Hz. Ali, o zaman gidip Hz. Muhammed'e soralım der ve Hz. Muhammed'in huzuruna çıkarlar. 
Selman-ı Farisi, ya Muhammed Hz. Ali hurma ağacında hurma yiyip çekirdeğini bana atıyor ve benden büyük olduğunu söylüyor. Ne dersiniz. 
Hz. Ali, Hz. Muhammed’e fırsat vermeden, ya Selman sen diyarı Rum’a gitmiştin, giderken Harranda nelerle karşılaştın bize anlat bakalım der. 
Selman-ı Farisi, Harranda önüme bir Aslan çıktı. 
Hz. Ali, sen ne yaptın der. 
Selman-ı Farisi, Ya Ali imdadıma yetiş dedim, o anda çok heybetli bir atlı çıka geldi kılıcını uzattı aslanın ağzından ikiye böldü. 
Hz. Ali, Selman-ı Farisi'ye, seni kurtarana nasıl bir karşılık verdin der. 
Selman-ı Farisi, ben de bir demet nergis toplayıp kendisine verdim ve atlı gözden kayboldu der. 
Ve o anda Hz. Ali cebinde nergisleri çıkarıyor, al verdiğin nergisleri deyip, Selman-ı Farisi’ye uzatıyor. 
Ve Selman-ı Farisi, çağırdığı Ali'nin yanında çocuk olan Ali olduğunu anlar. Ali senin sırrına aklımız ermez der. Ve kusur işlediğinden dolayı, Hz. Ali den bağışlanmasını diler.
 
Gerek diğer ozanlarda gerekse üç ozanımızda bu olaya sık rastlanır.
 
Şah İsmail Hatayî:
 
Selman’a erişti Erzen dağında
Allah medet ya Muhammed ya Ali
Selman seni gördü buldu ışığı
Arslandan kurtardın sen o aşığı
Öldürdün ejderi söktün beşiği
Allah medet ya Muhammed ya Ali
 
Onda Selman niyaz sundu nergizi 
Kıblem sensin diye bağladı özü 
Dünü günü sona eyler niyazı 
Allah medet ya Muhammed ya Ali
 
Hz. Ali’nin aslanı öldürmesi ve Selman’ın nergis sunuşu anlatılıyor. Allah ,Muhammed , Ali üçü Ali olarak tek bir kişi gibi algılanıyor.
 
Hatayi, bu olayı bir destan olarak yazmıştır:
 
Uyur bitmez uyane
Atlı yetmez yayana 
Ali nergisi sundu
Selman etti ayane
 
Hatay’m has değil mi 
Bakın ihlas değilmi 
Hazret Ali’nin lalası 
Selman-ı Fars değil mi
 
Okurum hece hece 
Bilmenem halim nice 
İsmim Elif kodular
Nik beratlı bir hoca
 
Kul olam usul boya 
Mubahta kohan yuya 
Deş-i Erzan gülünde 
Selman oynardı ceye
 
Selman korktu havf etti
Elim lam mim kaf etti
Selman’ın hırkasına 
Geldi bir arslan yattı
 
Bilmedi kande cihan 
Arslan geçmişti dondan 
Çağırdım celal hakkıyçün 
Kurtlar beni arslandan
 
Selman korktu havf etti
Elim lam mim kaf etti
Gördü bir atlı gelir
Arslan kakıdı gitti
 
Kul olam bu atlıya 
Sağ eli beratlıya
Selman bir deste nergis
Niyaz sundu atlıya
 
Çağırdım ana ana 
Kül oldum yana yana 
Üçyüz yıl tam oldu 
Ali geldi cihana
 
Kırmızı gül alası 
Can cinin müptelası 
Ali cihana geldi 
Selman oldu lalası
 
Kırmızı gül harman ile 
Dertliler derman ile 
Ali hurma dibinde 
Oynardı Selman ile
 
Oynum yetmez oyuna 
Elim yetmez boyuna 
Ali hurma çekirdeğin 
Sındı Selman boynuna
 
Oku derim ben bunda 
Ne oyunun var bende 
Ben bir ulu kişiyim 
Ne oyunun var bende
 
Can cana mulu musun 
Dedim yar uslu musun 
Söyle Selman göreyim 
Sen benden ulu musun
 
Can cana mulu muyem 
Dedim yar usluluyem 
Ben üçyüz sen yedisinde 
Pes ben senden uluyem
 
Ukuram bir ayetin 
Etmenem kul ayetin 
Deşt-i Erzan gülünden 
Kim aldı hal ayetin
 
Kırmızı gül nalan ile 
Kavlim yok yalan ile 
Benim kasavetim var
Haletim alan ile
 
Erzene gölünde Selman’a erdi
Selman bir top nergis hediye verdi
 
Selman hurma yemez o hurma yerdi 
Çiğidi Selman’a verendi Ali
 
Üç yüz yıldan sonra nişan bildiren
Selman’a nişanı sunandan medet
 
Pîr Sultan Abdal:
Selman’ın şeklinde bir oğlan girdi 
Ne güzel izzetle sala getirdi
Aslan olup yol üstüne oturan 
Selman’a destinde nergis getiren
 
Ali’yi seyrettim mahbup çağında 
Erenler solunda Selman sağında
Selman’ın çiğninde bir oğlan geldi 
Desturu Şah deyip elini aldı
 
Kul Himmet:
Selman’ınçiğninde çocuk yaşında 
O’ dur ela gözlü sultanım benim
 
Yukarda hikâyesini incelediğimiz ve bu konudaki örneklerini gördüğümüz olayda adı geçen Selman, ilk Müslümanlardan, fars asıllı bir sahabedir. İslam dinini çeşitli yararlılık gösteren bir kişidir.
 
Alevi-Bektaşîler’de Selman, Hz. Ali’nin kemer-best kuşattığı on yedi adamından biridir ve Selman’ı Park’ı temsil eder. Selman, Kırklar ceminde de yerini alır.
 
Yol içinde yol ararsan yol muhammed Ali'nindir
 
 1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli
Yolumuz Hakk Muhammed Ali yoludur
 
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz
Kalsın gönül yol kalmasın-
 
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.

Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için 
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )
insan olduğunu asla unutma
 
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre

Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil..
Yol cümleden uludur, kalsın gönül yol kalmasın
 
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok. 

Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
 
Yol cumleden uludur 101635 ziyaretçi (147315 klik) Yolumuz islamın özü Hak Muhammed Ali yoludur
ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol