iframe src="https://www.facebook.com/plugins/share_button.php?href=https%3A%2F%2Fuludergah.tr.gg%2F&layout=button_count&size=small&mobile_iframe=true&width=80&height=20&appId" width="80" height="20" style="border:none;overflow:hidden" scrolling="no" frameborder="0" allowTransparency="true" allow="encrypted-media"> ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
   
 
  Kerbela olayı nasıl gelişti


KERBELA OLAYI NASIL GELİŞTİ.!

Kerbela Olayi’nin kökeni Hz. Peygamberin veda hacı’na ve yazilmayan vasiyetine kadar gider. Bilindigi gibi Hz. Muhammed peygamberligini açikladiktan sonra islamiyet hizla gelisti. Bu gelisme Mekkeli müsrikleri telaslandirdi. 
 
Onlar Hz. Muhammed’e olmadik engeller çikardilar. Hz. Muhammed bütün bu engelleri asti. Hz. Muhammed bütün bu müsriklerin, putperestlerin çikardigi sorunlar ve engellerle mücadelede en büyük yardimi Hz. Ali’den görüyordu. Hz. Ali Peygamberin yaninda egitim almis, islamiyet’i ilk kabul etmis ve ayni zamanda Peygamberin kizi Hz. Fatma ile evlenerek Peygamberin soyunun sürdürücüsü olmustu. Hz. Ali Kuran’da geçen ve onlarca hadiste geçen Ehlibeyt’tendir. Ehlibeyt Hz. Muhammed’in ailesi demektir. Ehlibeyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den olusmaktadir. 
 
Hz. Muhammed’in Medine’ye hicretinden sonra Islam dini gelismeye devam etti. O kadar gelisti ki, Mekkeli putperestler bile Müslüman oldular. Iste bu putperestlerin içinde Mekke’nin en zengin kisilerinden biri olan Ebu Süfyan da vardi. Ebu Süfyan ve benzerleri Islam’a Peygambere inandiklari için Müslüman olmadilar. Onlar gelisen Islamiyet’in maddi degerlerine sahip olmak için Müslüman oluyorlardi. Hz. Muhammed bütün bunlari görüyor ve ona göre de önlem aliyordu. Hz. Muhammed çok açik bir sekilde kendisinden sonra Müslümanlarin önderinin (Halifesinin) Hz. Ali olmasi gerektigini beyan etmistir. Ama bütün bunlar hiçe sayildi. 
 
Hz. Muhammed’in vefatindan sonra bu eskinin putperest, müsrik bezirganlari bir ara geçis dönemi hazirladilar. Bu dönemde sirasiyla Ebubekir, Ömer ve Osman halife oldular. Daha sonraki dönemde ise Hz. Ali halife oldu. Hz. Ali’nin halifeligi daha bastan engellenmis ve onun asagilanmasi, yigitliginin, fedakârliginin basitlestirilmesi saglanmisti. Hz. Ali bütün bu oyunlara karsi dogru bildigi Hak yolundan sasmamis, dünya malina, paraya pula tamah göstermemisti. Hz. Ali kendisine yapilan onca haksizliga karsin sabir göstermis, Islam toplumunun içine nifak sokulmasin diye, kan dökülmesin diye insanlari dogruluga davetini sürdürmüstür. Ama ne yazik ki, Hz. Ali’nin bütün bu çabalarina karsin dünya malina tamah gösterenler, gözünü iktidar hirsi bürümüs olanlar bunu anlamiyordu. 
 
Nitekim Ebu Süfyan oglu Muaviye yaptigi bin bir dalavere ve haksizlikla kendisini halife ilân ediyordu. Islamiyet’i bir iktidar araci olarak görüyordu. Muaviye Hilafeti de babadan ogula geçecek bir kurum olarak sekillendiriyordu. Muaviye dönemindeki Emevi saltanati salt Hilafet için degil, ayni zamanda kendi iktidarlarina hizmet edecek bütün din disi gelenekleri, töreleri, adetleri din adina kurallastiriyor, kurumlastiriyordu. Hz. Ali ve Ehlibeyt var gücüyle bütün olumsuzluklari gidermeye çalisiyor, insanlari gerçege davete devam ediyorlardi. Ama Muaviye acimasizdi. Hz. Ali sehit ediliyor, ardindan ikinci imam Hasan zehirlettirilerek sehit ediliyordu. Bu arada Muaviye ölüyor, yerine oglu Yezid geçiyordu. Yezid kendi iktidari için Imam Hüseyin’i tehlikeli görüyordu. Çünkü Imam Hüseyin Ehlibeyttendir. Yani Hz. Peygamberin torunu, Hz. Ali’nin ogluydu. O, dogrulugun, hakkin, adaletin, gerçeklerin yilmaz savunucusuydu. 
 
Bu arada Emevi saraylarinda din disi ne varsa din adina mesru gösteriliyordu. Halk isyan ediyor ama Emevilerin kurdugu askeri teskilat halka göz açtirmiyordu. Iste Küfe halki da baskilardan bikmisti. Küfeliler her gün imam Hüseyin’e davet üstüne davet gönderip, kendisini halife olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardi. Imam Hüseyin engin öngörüsüyle Küfelilerin ihanet edebileceklerini biliyor buna karsin kendi sorunlulugunun geregini yerine getirecegini söylüyordu. Ve imam Hüseyin yakin aile çevresi ile Küfe’ye varmak için yola çikiyordu. Emevi saltanatinin sürdürücüsü lanetli Yezid bu durumu haber aliyor ve önüne engeller çikariyor, onu öldürmek için planlar kuruyordu. Yezid ve taraftarlari Küfelilerden Hz. Hüseyin taraftarlarini baski altina aldilar. 
 
Bazilarini ise rüsvetle ve çesitli vaatlerle imam Hüseyin’den bagliliklarini vazgeçirdiler. Imam Hüseyin’in ailesi yaklasik 70 kisiden olusuyordu. Buna karsin Yezid’in ordusu ise binlerce kisiden. Yezid’in komutanlari, Imam Hüseyin’e Yezid’e biat etmesini ve böylelikle onu birakacaklarini söylediler. Imam Hüseyin asla zalime biat etmeyecegini, boyun egmeyecegini ve gerekirse bunun için sehit olacagini defalarca tekrarladi. 
 
imam Hüseyin dedigi gibi yapti ve Yezid’e biat etmeyerek, onurlu bir sekilde direnerek sehit düstü. Kerbela Olayi Islam’da saflari netlestirmistir. Zalime asla biat edilmeyecegini göstermistir. Alevilik inancinda Kerbela Olayi büyük bir öneme haizdir. Aleviler dünyanin neresinde olurlarsa olsunlar, adlari ne olursa olsunlar, Hz. Hüseyin’e baglidirlar. Onun için oruç tutarlar, yas tutarlar. Onun çektigi acilari bir nebze de olsa hissetmek için çile çekerler. Aleviler sadece yas tutarak Imam Hüseyin’i anmazlar. Ayni zamanda ondan her defasindan bir seyler ögrenirler. Dünya döndükçe, insanlar varoldukça Kerbela unutulmayacak.

İMAM HÜSEYİN:  

imam Hüseyin, milâdî takvime göre, 625 (626) Medine’de dogmustur. 10 ekim 680’de Kerbelâ’da sehit edilmistir. Imam Hüseyin, Islâm peygamberi Hz. Muhammed’in torunudur. Birinci imam Hz. Ali’nin oglu ve ayni zamanda üçüncü imamdir. Imam Hüseyin, yasantisiyla, davranislariyla, cesaretiyle sadece Islâm âleminde degil, bütün insanlik için görkemli bir abidedir. Imam Hüseyin’in yasadigi dönemde zalim Emevi egemenligi hüküm sürüyordu. Emevi iktidarini kurumlastiran Muaviye, imam Hüseyin’in babasi Hz. Ali’yi ve abisi ikinci Imam Hasan’i kendi iktidari için tehlikeli görmüs ve binbir entrikayla onlari sehit etmisti. Muaviye ölünce yerine oglu Yezid’i tayin etmisti. 

 
Ogul Yezid’te babasinin kanli iktidarini korumak istiyordu. Muaviye, Hz. Peygamberle yillarca savasmis olan, Mekkeli müsriklerin önderi olan bir ailedendi. Hz. Peygamberin hicretinden sonraki dönemde Islâmiyet’in gelismesi ile beraber bu aile artik Müslümanlari yenemeyecegini görünce takkiye yaparak Islamiyet’i seçmislerdi. Oysa bilinir ki; bu ve benzer ailelerin amaci gelisen islâmiyet’in degerlerine sahip olmakti. Bunlar bu amaçla islâmiyet’i benimsiyorlardi.
 
Dolayisiyla islâmiyet’in ilk temsilcileri olanlari, yani gerçek Müslümanlari saf disi birakiyorlardi. Bu müsrikler günümüze degin sürecek bir çatismanin tohumlarini o zaman basariyla ektiler. Iste sevgili Imam Hüseyin, böylesi bir çagda ya dedesinin, babasinin ve abisinin yolunda gidecekti, yani Hak yolunu bütün zorluklarina ragmen taviz vermeden savunacakti, ya da müsriklerin temsilcisi Yezid’e boyun egip, biat edecekti. Imam Hüseyin, Emevi iktidarinin halki baski ve zulüm altinda inlettigi bu dönemde Küfe kentindeki halktan bir davet aldi. 
 
Bu davette Küfeliler artik Yezid’in zulmünden biktiklarini ve kendisini önder (Halife) olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardi. Imam Hüseyin insanlari dolayisiyla Küfelileri iyi taniyordu. Ve giderse basina neler gelecegini biliyordu. Bütün bunlara ragmen Imam Hüseyin kendisine bagli ailesi ve bir grupla Küfe sehrine dogru yola çikti. Imam Hüseyin`in yola çiktigini haber alir almaz hemen planlara baslayan Yezid, onu durdurmanin ve kendisine biat ettirmenin yollarini aradi. Yezid 5 (bes) bin kisilik bir orduyla Kerbelâ çölünde Imam Hüseyin’e pusu kurdu.
 
Ordunun komutanlari, imam Hüseyin’e Yezid’e biat ettigini beyan etmesini istediler. Imam Hüseyin Yezid’e boyun egmekten ve onun kanli zulüm iktidarini tanimaktansa sehit olmayi yegledigini kararlilikla Yezid’in gözlerini para hirsi bürümüs askerlerine ve korkup sözlerinin arkasinda durmayan Küfelilere haykirdi. Bundan sonrasi dünyanin gördügü en haksiz savaslardan biriydi. Bir tarafta Islâmin peygamberinin torunu, diger tarafta kanli iktidarin temsilcileri. Imam Hüseyin’in gücü 72 kisiydi. Yezid’in askerleri ise 5 000. İmam Hüseyin ve arkadaslari serefli bir sekilde Yezid’in askerlerine karsi direndiler. Ama güç dengelerinin esitsiz oldugu bu savasta yenildiler. 
 
imam Hüseyin aldigi onlarca kiliç ve ok darbesi sonucu yarali düstü. Yezid’in askerleri vahsete doymuyordu. Ve Yezid’in komutanlarindan Simr imam Hüseyin`in mübarek basini keserek bir tepsi içinde Sam’daki sarayinda Yezid’e sundu. Daha sonra sevgili imamin basi Sam sokaklarinda gezdirildi. Tarihe Kerbelâ olayi olarak geçen bu hadise Islâm aleminde saflari netlestirmisti. Imam Hüseyin sadece yasantisiyla degil, sahadetiyle bütün insanliga bir mesaj vermistir.imam Hüseyin bir semboldür. Yigitligin, fedakârligin, mazlum olmanin sembolü. imam Hüseyin, verdigi mesajda sonu ne olursa olsun asla ama asla Yezid’e, dolayisiyla zalime ve onun zulmüne boyun egmeyecegini bütün dünyaya sahadetiyle kanitlamistir. Insanlik var oldukça imam Hüseyin var olacaktir....
 
Yol içinde yol ararsan yol muhammed Ali'nindir
 
 1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli
Yolumuz Hakk Muhammed Ali yoludur
 
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz
Kalsın gönül yol kalmasın-
 
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.

Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için 
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )
insan olduğunu asla unutma
 
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre

Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil..
Yol cümleden uludur, kalsın gönül yol kalmasın
 
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok. 

Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
 
Yol cumleden uludur 101610 ziyaretçi (147285 klik) Yolumuz islamın özü Hak Muhammed Ali yoludur
ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol