iframe src="https://www.facebook.com/plugins/share_button.php?href=https%3A%2F%2Fuludergah.tr.gg%2F&layout=button_count&size=small&mobile_iframe=true&width=80&height=20&appId" width="80" height="20" style="border:none;overflow:hidden" scrolling="no" frameborder="0" allowTransparency="true" allow="encrypted-media"> ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
   
 
  Evliya Ermişlerden Seyyid Kalmem-u Sır efsanesi

Evliya Ermişlerden Seyyid Kalmem-u Sır, efsanesi?

Tünceli valiliği Arşivinden Alıntıdır….

SEYİD KALMEM EFSANESİ

Kureyş olarak da bilinen Der- viş Mahmud Hayrani ile birlikte Horasan’dan geldiği söylenen Bismi Şah İsmail’in oğlu olan Seyid Kalmem’in 13. Yüzyılda yaşadığına inanılmaktadır. Ziyaretçilerinin rahat etmelerini isteyen Derviş Mahmut Hayrani, bir ev yapmaya karar verir. Seyid Kalmem de, Kardeşi Kalo Ferat ile birlikte Kureyş’in yaptığı eve yardım amacıyla götürdükleri ağacı yılana bağladıkları rivayet edilir. Kureyş’in de, gelenleri kar- şılamak için yapmakta olduğu duvarı yürüttüğü anlatılır. Seyid Kalmem’in, ayrıca elindeki sınırlı yiyecekle evine konuk olan çok sayıda kişiyi doyurduğu rivayet edilmektedir….

Kaynak. ! Tünceli valiliği Arşivinden. Alıntıdır. Sayfa 108 ? https://drive.google.com/file/d/1meFxucuDfXB7s0k3ivWi88awi71fQelu/view?usp=drivesdk

SEYİD KALMEM EFSANESİ

Kureyş olarak da bilinen Derviş Mahmud Hayrani ile birlikte Horasan’dan geldiği söylenen Bismi Şah İsmail’in oğlu olan Seyid Kalmem’in 13. yüzyılda yaşadığına inanılmaktadır. Seyid Kalmem’e ilişkin birden fazla efsane anlatılmaktadır. Karların erimesiyle birlikte kışlakçılar, sürülerini otlatmak için kışın yaşadıkları köylerden yaylalara göçerler. Yaylaya çıkış, gelenekselleşmiş bir şenlik havasında olur. Göçün başladığı mevsimde yeni evli genç ve güzel bir gelin, mensubu olduğu toplulukla beraber yaylaya çıkar. Sırtında altı aylık çocuğu da vardır. Çadırlar kurulup, yerleşilmesi birkaç günü almıştır. Her şey bittikten sonra, askerdeki kocasının özlemiyle bebeğini de yanına alan gelin, hem çocuğunu emzirmek hem de içip yorgunluk atmak arzusu ile suyun kaynağına yönelir. Bunlardan birincisi, Seyid Kalmem’in yanında çoban olduğu Şıh Hasan’ın kızına aşık olduğuna ilişkin olan efsanedir. Bütün diretmelerine rağmen kızının evlenmesine engel olamayan Şıh Hasan’ın Seyid Kalmem’e arazi vermemek için koştuğu şartla ilgili bir efsanedir. Şıh Hasan, Seyid Kalmem’den kendisine bir çift öküz bulup, güneşin doğuşundan batışına kadar sürebileceği araziye sahip olabileceğini söyler. Seyid Kalmem’in öküzü yoktur ama sabaha kadar çalışıp, bir boyunduruk yapar. Rivayet edilir ki, çocuğunu sırtından indirip, bir yudum soğuk su içen gelin, tam bebeğini emzirmek için doğrulurken korkunç bir sesle irkilir. Sesin geldiği tarafa baktığında, inanılmaz büyüklükte bir canavar yılanın hışımla kendilerine doğru geldiğini görür. Baş tarafı yerden metrelerce yüksekte, kuyruk kısmı uzaktaki dağın tepesinde olan bu canavardan kaçarak kurtulmak mümkün olmadığını düşünür. Bir umutla olduğu yere diz çöker ve bütün inancıyla yaratana sığınıp, “Hey Allahım, bu ıssız dağ köşesinde, masum yavrumla beraber korkunç canavar karşısında beni çaresiz ve korumasız bırakma” şeklinde yakarır. Sabah kalkan Şıh Hasan, Seyid Kalmem’i göremeyince, O’nun bir şey yapamayacağını ve arazi sahibi olamayacağını söyler. Akşam köye dönen Şıh Hasan, Seyid Kalmem’in bulduğu bir çift tosunla neredeyse köydeki bütün araziyi sürdüğünü görünce O’nun keramet sahibi biri olduğunu anlar ve eşine her ne olursa olsun Seyid Kalmem’e süt mayası vermemesini öğütler. O an bir ses duyar. Umutsuzlukla kapattığı gözlerini aralar ve kafası boşlukta dikili duran canavarın hareketsiz kapkara bir kaya parçası haline dönüştüğünü görür. Tekrar dua ederek Allah’a yakarır: “Allahım ben bu mucizeyi gözlerimle gördüm; izleri dünya durdukça insanlığa ibret levhası olsun” der. Birkaç kez istediği mayayı annesinden alamayan kızı, içinin yandığını, bir ayran vermesi için annesinden istekte bulununca içi yanan annenin verdiği ayranın son yudumunu içmeyip eve götürerek maya yapar. Bunun üzerine Şıh Hasan, kendisine yol göründüğünü söyleyerek oradan göçer. Munzur’u geçip Ovacık’a vardığında mola verir. Biraz dinlenmek için uzanan Şıh Hasan’ı uyku basar ve rüyasında Hızır’ı görür. Hızır, ‘öküzün nerede çökerse, orayı kendine yurt edin’ der. Öküzün çöktüğü yere konar. rüyasında aksakallı bir ihtiyar görmüş. Yöresel dilde Kalo Sıpe denilen Aksakallı İhtiyar, “yükünü yükle, buralardan git. Öküzün nerede istirahat için yatarsa orayı kendine yurt edin” diye nasihat etmiş. Şah Hüseyin Bey, sabah uyanır uyanmaz, eşyalarını benekli bir çift öküzün çektiği kağnıya yüklemiş ve ailece doğudan batıya doğru yola çıkmış. Bu efsanelerden ikincisiyse Seyid Kalmem’in, evinde bulunan sınırlı yiyecekle kendisine konuk olan çok sayıda kişiyi doyurduğuna ilişkindir. Günlerce yolculuktan sonra benekli öküz, Pülümür’ün Ağa Şenliği denilen bölgesinde istirahat etmek için yatmış. Şah Hüseyin Bey de, Aksakallı İhtiyar’ın sözüne uyarak, orayı kendine yurt edinmiş. Barınmak için ev yapmaya başlamış…


Kaynak. Tünceli valiliği Arşivinden Alıntıdır. Sayfa 75 ? http://doczz.biz.tr/doc/194091/tunceli%CC%87-folkloru…



ERENLERİN GÜLÜ CANLARIN CANI.? Erenlerin gülü canların canı, Ben seni defter-i Rahman’a yazdım. Hoş safa geldiniz Şah’ın mihmanı, Ben seni defter-i Rahman’a yazdım. Mihmandan Ali’nin kokusu gelir, Mihman gelse gönül şadıman olur. Küçük küçük cümle kadrini bilir, Ben seni defter-i Rahman’a yazdım. Mihmanı sevmezin yanına varma, Hasta dahi olsa hatırın sorma, Muhabbete gelse bile oturma, Ben seni defter-i Rahman’a yazdım. Erenler mihmana olayım kurban, Mihmanı görünce olurum handan. Pir Sultan’ım, hoş tut daima mihman, Ben seni defter-i Rahman’a yazdım

Seyyid Kalmem-u sır’ın kerametleri..




Evliya Ermişlerden,KALMEM-U SIR'ın Kerametlerinden Biri. ?

 
Horasan erenleri, Kalmem-u sır ve Seyyid Mahmut hayrani.
Dersime yerleştiklerinde ilk dam evi yaparlar dam evi duvarları yapılır Seyyid Mahmut hayrani kalmem-u sır a diyor git ormanda iki uzun ağaç kes getir karanlık olmadan damın östünü ürtelim der, kalmem-u sır çok kerametliydi Hakla hak olmuş sırların sırrı kalmem-u sır kendi ve Allah arasındaki sırrı hiç kimseye açıklamazdı kalmem-u sır ormana varıyor ormana girdiğinde yılanlar çıkıyor yılanlar dile geliyor yılanlar kalmem-u sır a diyor emir et emrini yerine getirelim kalmem-u sır emrim odirki ben iki ağaç keserim ağaçları benimle damın yanına getirin kalmem-u sır ağaçları kesiyor yılanlar heriki ağaça dolanıyorlar kalmem-u sır ağaçları havadan yörütüyor kendisi önden yılanlar ve ağaçlar onu takip ederek dama doğru yürüyor. Seyyid Seyyid Mahmut hayrani merak ediyor kalmem niye gelmedi diye Seyyid Mahmut hayrani kalmem-u sır ı karşılamak için yırtıcı boz ayıya biniyor düzgün baba dağın eteğine geldiğinde bir bakıyor havada ona doğru gelen yılanlar cirit olmuş ağaçları havadan yürüyor kalmem-u sır önden yürüyor. Seyyid Mahmut hayrani kalmem-u sır ın bu kerametini görünce sesleniyor. kalmem diye ağalar yere düşüyor arada yıllar geçiyor yere düşen ağaçlar yeşeriyor kocaman ağaç oluyor şimdi bu ağaç düzgün baba dağın eteğinde ziyarettir çoçuğu olmayan ziyaret ediyor bir çok kişi muradına ermiştir, kalmem sır sır oluyor bir tepenin üstüne gidiyor Seyyid Mahmut hayrani diyor hey mubarek niye benden kaçıyorsun kalmem-u sır senden kaçtığım yok benim ve Allah'ım arasındaki sır hiç kimse bilmemeli sen bana seslenmeseydin kırklara varırdım. Seyyid mahmut hayrani bunu görüp duyunca kalmem-u sır'ın elini öpmeye kalkıyor sen cansızı ben canlıyı yürüttüm gel pirim ol birbirimize ikrar verelim kalmem-u sır ikrar olmayı kabul ediyor ama yaşça Seyyid Mahmud hayrani büyük olduğu için kalmem-u sır diyor ben yaşça senden küçüğüm musade et elini öpeyim ikrarım pirim ol. Orda birbirene ikrar veriyorlar... Buna benzer kalmem-u sır ın bir çok kerameti var...
 
Evliya ermişlerin arasında perde yoktur Düzgün baba olsun kalmem-u sır olsun diğer evliyalar olsun hepside birdir aralarında perde ikilik yoktur asıl hak yoluna ikilik koyan bencil insanlardır kalmem-u sır düzgün babayı çok sevmiştir çünkü birbirene ikrar bentler aynı sevgiyi düzgün baba ve Kureyş de vermiş... Aşkı niyazım olsun. 
 
Bilgi kanıt, Bir çok kişinin anlattığı ve Benim Babam 55 yıl önce Dersime pir'ine misafirliğe gittiğinde Düzgün babaya gidiyorlar bu gerçeği orda bulunan pir-i ve yanındaki kişiler bu gerçeği babama söylüyorlar... Daha önce de dilden dile dolaşan bu gerçeği duymuştuk...Evliya ermişlere aşkı niyazımız olsun. 
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )

KALMEM-U SIR’ın KERAMET TAŞI


Kalmem-u Sır’ın kayın pederi şeyh Hasan bir gün adamlarıyla beraber kalmem-u sır’a misafirliğe giderler şeyh Hasan kalmem-u sır’a aç olduğunu söyler kalmem evin yanındaki taşın üstünde sir yemeği yapar sirin üstüne yağ düker Allah tarafından taşın içi oyuk haline gelir yağ içinde durur etrafa sızmaz Bunu gören kayın pederi şeyh Hasan kalmem-u sır ‘ın çok kerametli olduğu anlar yalnız sir yemeği sadece kendini doyorduğunu söyler sir az yapılmış misafirler çok kalmem-u sır kayın pederine söyler siz misafirlerle yiyin yetmez ise bir daha yemek yaparım yemiği yemeye başlıyorlar herkes karnını doyuruyor ama az yapılan yemek bir türlü bitmiyor.. Misafirler yemeğini yedikten sonra atların aç olduğunu söylerler kalmem-u sır dereye gidiyor bir torba kum getiriyor atların yemlik torbalarına koyuyor bunu gören misafirler atlar kum yemez ki diyorlar. getiren kum Arpa olmuş atlar yiyor misafirler atların yemliklerine bakıyorlar ki kalmem-u sır’ın getirdiği kum Arpa olmuş…..Kalmem-u sırın buna benzer bir çok kerameti vardır. Aşkı niyazımız olsun Canabi Allah bizi bağışlasın Hak dostu Evliyaların yüzü suyu hürmetine. Allah Allah
Yol içinde yol ararsan yol muhammed Ali'nindir
 
 1✔İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
2✔İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır
3✔Yolumuz; ilim, irfân ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş'ı veli
Yolumuz Hakk Muhammed Ali yoludur
 
Ya Allah ya Muhammed ya Ali Diyenlerdeniz
Kalsın gönül yol kalmasın-
 
Alevilik,
Hakk Muhammed Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki İmam kutsallığını, sevgisini, sevdasını yüreğinde taşıyan;
Keremler Sultanı Ali’yyel Murtaza’nın Hazreti Muhammed’in vekili, vasisi, halifesi, imamet kapısının başı, velayet kapısının şahı olduğuna inanan;
Ali evine ve onun soyuna bağlanan, ikrar-ı bent olup Ali evinin İslam tasavvufu inancıyla hareket
eden;
Hazreti Ali’nin adaletinden, onun insani değerlerinden ayrılmayan;
insanı merkez alıp, yüreği insan sevgisiyle dolu, insanın hak ve hukukuna, bütün canlıların hak ve hukukuna riayet eden; çevre dengesiyle uyum içinde yaşamayı ilke edinen;
bütün inançlara saygı ve hoşgörüyle bakan; din, dil, ırk, cins, renk farkı gözetmeyen;
eline, diline, beline, işine, aşına, gözüne sahip olma ilkesiyle hareket eden;
inançlı, imanlı, ikrarlı, itikatlı insanları bünyesine alarak, onları Hakk’a ulaşmaları için manevi olarak
donatıp doyuran, onlara Hakk’ın hakikatini, göksel hazinenin sırlarını
öğreten;
dört kapı kırk makam, İnsan-ı Kâmil olma yolunda kendini kendisinde fark ettiren; sevgi, hoşgörü, paylaşım, muhabbet, şefkat, erdem, merhametle hareket eden; kinden, kibirden, buğuzdan, kötü duygu ve davranışlardan uzak olmayı yeğleyen; zalimin, sömürenin karşısında yer alıp fakirin, yoksulun, yetimin, garibanın, ezilenin yanında olan; emeği kutsal bilen; ilim, irfan, kemalet ve marifetli bir toplum yaratmak için çalışan; insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi ilke edinen; Hakk’ı insanda, insanı Hakk’ta gören; bilimsel temelde hareketi esas alan; Hazreti Ali soyuna dost olanla dost olan, düşman olandan uzak duran bir inanç sistemidir.

Kısaca. Kızılbaşlık Nedir :
Uhut şavaşında yezit ordusu ile Savaşırken sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed( s.a.v) yaralanır dişi kırılır kanı yere düşmemesi için
Hz .Ali başındaki sarığı kanı durdurması için 
Sevgili Peygamberimizin kırılan dişine yarasına tutar ve kan durur . sevgili Peygamberimiz Hz muhammed ( s.a.v ) derki. Ya Ali eğer kanımın bir damlası yere düşseydi dünya Helak olurdu der...Hz.Ali o kanlı sarığı başına sarar yezitlerle şavaşır. Yezit ordusu
Hz Aliye kızılbaşlı der..kızılbaşlık ordan kalma işte kızıl kan sevgili Hz.Muhammed ( s.a.v ) kanıdır....Hala yezit EHLİBEYT'in kanını akıtmakta..
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )
insan olduğunu asla unutma
 
Girdim ilim meclisine,
eyledim kıldım talep;
Dediler ilim geride,
illa edep illa edep... -
Yunus Emre

Hak Yolunda ilerlemek
Yürek işidir, Akıl işi Değil…
Kılavuzun Daima Yüreğin
Olsun, Omzun Üstündeki
Kafan Değil. Nefsini
Bilenlerden Ol;
Silenlerden Değil..
Yol cümleden uludur, kalsın gönül yol kalmasın
 
Biz dürüst insanlar kendini hakka vermiş bireyler olarak. Sevgiyi kendi özümüzde hak bilmişiz.
Yansakta gerçek sevgiden ayrılmayız,
Şu bir gerçekki, dürüst samimi sadık olan, aşktan mahrum edilmiş, bir avuç aşka sevgiye muhtaç kalmış bireyleriz.. Fedakâr cefakâr olan iyi insanlardır. Dünyada Nankörler çok. 

Üzümü hakka vermiş,bir garip devrişim yansamda yakılsamda, sahte aşklara kanmazam, Hak muhammed Ali yolundan ayrılmazam..
Şahım yoluna serimi vermişim, doğru yolu kendimde hak bilmişim..
Hak aşkına...Şah-ı Merdan Ali aşkına
Gerçeğe hü . aşk ile.
Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına
 
Yol cumleden uludur 92973 ziyaretçi (134283 klik) Yolumuz islamın özü Hak Muhammed Ali yoludur
ALEVİ, İNANCI DİN BİLGİLERİ SAYFASI, Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol